Bahsimiz olan ilmin, fazileti netice vermesi ve kemal sıfatlarını kazandırması ve bu sıfatların fiili hayatta görünmesi ile alâkalı olarak Risale-i nur’dan icmalî hükümler
halinde birkaç nümunesini kaydederiz. Yani hakiki bir nurcu:
1- İhlası esas alır. Yani hizmet-i diniyede Rıza-yı İlâhîden başka maksadlara ve şahsi menfaatlere göz dikmediği, fiiliyatında görünür.
2- Sadakatla hizmet eder. Yani, kitabta gösterilen düsturlara tavizsiz bağlılığını fiilen gösterir.
3- Ahirzaman fitnesinin cemiyette intişar eden bid’alarından uzak durmaya dikkat eder.
4- Lâübaliyane hareketlerden kaçarak ciddiyeti muhafaza etmeye gayret edip, vakarlılığı hareketleriyle telkin eder.
5- Teferruatta ve şahsî hukukta müsamahakâr davranıp ihtilâf çıkarmaz. Ancak hukuk-u umumiyede münakaşalara girmeden hakkı müdafaa ve tebliğ eder.
6- İktisada riayet eder ve medeniyet-i hazıranın israflı hayatından ve fantaziyelerinden fikren ve fiilen uzak durmaya gayret eder.
7- Siyaset-i hazıranın meraklarından ve alâkalarından uzak durur.
8- Hayatta istiğna düturunu esas alıp meslek-i Nuriyenin izzetini koruduğu hayatında müşahede edilir.
9- Müsbet hareket eder. Tarafgirane çekişmelere ve mücadelelere girmez.
10- Enaniyet, hodfüruşluk, riya, hubb-u cah, teveccüh-ü nas gibi hissiyatın te’sirinde kalmayıp hayatında tevazukârlık gibi haller görülür
11- Ciddî bir gayesi olup dava adamı evsafına sahib olur.
12- Hürmete lâyık olanlara samimî hürmet eder.
13- Aslâ yalan söylemez. Sözüne itimad edilir.
14- Gayetle şefkatli ve halim-selimdir, zulmetmez.
15- Mürüvvetkâr olur. Beşeri münasebetlerinde ifrat-tefritten uzak bir istikamete sahibdir.
16- Din yolunda fedakârlık gösterir. Şahsî menfaatini millî menfaate feda eder. Hak ve hakikate dokunulduğu zaman neme lazım demez, hassasiyet gösterir.
17- Füzuli ve malayani konuşmalara girmez.
İşte bu sayılan güzel hasletler gibi daha pek çok secaya-yı hasene fiiliyatında, yaşayışında görünür. Lisan-ı haliyle de Kur’anı okur. Aksi halde, yani böyle seciyeleri
lisanen söyleyip fiiliyatında göstermeyen ve kitabı okuyup dinlediği halde hissiyatına göre hareket edenin ilmi, kalbine inmemiş demektir.
Bu anlatılan güzel seciyeler, Risale-i Nurun çok yerlerinde lafzen veya bilmana zikredilip ders verilir.
Zamanımızın bozuk şartları içinde mezkür meziyetlerin kazanılması müşkil olduğundan bu meseleye bi-l-irade teveccüh etmek, gayetle ciddiyet kazanmıştır. Aksi halde içine
girilen acib gafletten haşirde uyanılacaktır.
İlim amel içindir Derlemesinden
Bahsimiz olan ilmin, fazileti netice vermesi ve kemal sıfatlarını kazandırması ve bu sıfatların fiili hayatta görünmesi ile alâkalı olarak Risale-i nur’dan icmalî hükümler halinde birkaç nümunesini kaydederiz. Yani hakiki bir nurcu:
1- İhlası esas alır. Yani hizmet-i diniyede Rıza-yı İlâhîden başka maksadlara ve şahsi menfaatlere göz dikmediği, fiiliyatında görünür.
2- Sadakatla hizmet eder. Yani, kitabta gösterilen düsturlara tavizsiz bağlılığını fiilen gösterir.
3- Ahirzaman fitnesinin cemiyette intişar eden bid’alarından uzak durmaya dikkat eder.
4- Lâübaliyane hareketlerden kaçarak ciddiyeti muhafaza etmeye gayret edip, vakarlılığı hareketleriyle telkin eder.
5- Teferruatta ve şahsî hukukta müsamahakâr davranıp ihtilâf çıkarmaz. Ancak hukuk-u umumiyede münakaşalara girmeden hakkı müdafaa ve tebliğ eder.
6- İktisada riayet eder ve medeniyet-i hazıranın israflı hayatından ve fantaziyelerinden fikren ve fiilen uzak durmaya gayret eder.
7- Siyaset-i hazıranın meraklarından ve alâkalarından uzak durur.
8- Hayatta istiğna düturunu esas alıp meslek-i Nuriyenin izzetini koruduğu hayatında müşahede edilir.
9- Müsbet hareket eder. Tarafgirane çekişmelere ve mücadelelere girmez.
10- Enaniyet, hodfüruşluk, riya, hubb-u cah, teveccüh-ü nas gibi hissiyatın te’sirinde kalmayıp hayatında tevazukârlık gibi haller görülür
11- Ciddî bir gayesi olup dava adamı evsafına sahib olur.
12- Hürmete lâyık olanlara samimî hürmet eder.
13- Aslâ yalan söylemez. Sözüne itimad edilir.
14- Gayetle şefkatli ve halim-selimdir, zulmetmez.
15- Mürüvvetkâr olur. Beşeri münasebetlerinde ifrat-tefritten uzak bir istikamete sahibdir.
16- Din yolunda fedakârlık gösterir. Şahsî menfaatini millî menfaate feda eder. Hak ve hakikate dokunulduğu zaman neme lazım demez, hassasiyet gösterir.
17- Füzuli ve malayani konuşmalara girmez.
İşte bu sayılan güzel hasletler gibi daha pek çok secaya-yı hasene fiiliyatında, yaşayışında görünür. Lisan-ı haliyle de Kur’anı okur. Aksi halde, yani böyle seciyeleri lisanen söyleyip fiiliyatında göstermeyen ve kitabı okuyup dinlediği halde hissiyatına göre hareket edenin ilmi, kalbine inmemiş demektir.
Bu anlatılan güzel seciyeler, Risale-i Nurun çok yerlerinde lafzen veya bilmana zikredilip ders verilir.
Zamanımızın bozuk şartları içinde mezkür meziyetlerin kazanılması müşkil olduğundan bu meseleye bi-l-irade teveccüh etmek, gayetle ciddiyet kazanmıştır. Aksi halde içine girilen acib gafletten haşirde uyanılacaktır.
RÜŞDÜ TAFRAL ABİMİZDEN