Beyrut’ta iken bir muhaddis, Risale-i Nur'da geçen bir hadis için mevzu der. Muhatabı yayın evi sahibi Muhammed el Abbas'tır. Muhaddis, "Ne diyorsun" deyince Abbas, "Bediüzzaman gibi bir zat hadis demişse, kalkar başkası mevzu derse, bu bahiste bir şey söylenmez. Bu adam öldürülür" der. Badıllı abi Abbas'a, "Sen bunu böyle demeyecektin. Şu hadis falan kitaplarda mevcuttur, karakteri şudur, diyeceksin. Muhaddis gibi konuşacaksın" diye karşılık verir.
Bu anısını anlatan Badıllı abi daha sonra da şlunları söylemişti:
"Adam kızmadı ben de o gün karar verdim Bediüzzaman’ın eserlerinde geçen hadisleri araştırmaya başladım. O günde sonra yazmaya başladım. Mufassal Tarihçeyi Hayat'ı yazdım. Cemal Kutay'ın tezleri beni rahatsız etti. Hiçbir şey bilmiyor kendini biliyor sayıyor. Bu adamın anlattıkları Üstadın hayatında yok, dinlemediler ve onu meşhur ettiler. 1983'de Gaziantep’te hapisteyken yazdım. Dört ay orada yatmıştım. Cemal Kutay’ın kitabından sonra dört yıl çalıştım Mufassal’ı yazdım.
Sonra Kudsi Kaynaklar kitabına başladım. Birçok kitap araştırdım. Hadis ağırlıklı tefsir kitaplarını okudum. Bunun için dünyayı epeyce gezdim. Pakistan, İran, Afganistan, Arabistan, Mısır, Suriye, Lübnan. Hadis kaynaklı tefsir ve diğer hadis kitaplarından 6 bin cilt kitap topladım. Daha sonra on bin oldu.Urfa'da kütüphanemde oturdum, nerede hadisler geçiyor onu takib ettim. Kitapları gözden geçirdim. Tetebbuat yaptım.
http://www.risalehaber.com/badilli-abi-16714yy.htm