Neşriyatta neler oluyor ?
1. Bir Habere göre Envar Neşriyat A.Ş. bütün haklarıyla, tamamı Hizmet Vakfı’na devredilmiştir. Hizmet Vakfı bünyesinde Envar Neşriyat olarak aynen neşriyatı devam edecektir.
Hizmet Vakfı resmi internet sitesinde 06. Temmuz 2015 tarihine kadar „Vakfa kayıtlı ihtiyaç sahibi öğrencilere burs yardımı“ taleb ediyordu.
Eğer Envar neşriyat bütün haklarıyla Hizmet Vakfına devredildiyse, Risale-i Nurdan gelen Sermaye dahi Üniverstite Ögrencilerine BURS şeklinde verilecekmi?
Eger Hizmet Vakfı Nurların sermayesinde bu şekilde tasarruf ederse, KiTABA yani Üstadımızın Vasiyetine muhalefet etmiş olur.
2. Hem Diyanet Riyasetinin neşrettigi “Ramazan, Şükür ve iktisad Risalesi” kitabcığının baş sayfasında Üstadımızın eserleri üzerindeki haklar Diyanete devredilği yazmaktadır:
“2012/7007 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Bediüzzaman Said Nursinin bütün eserleri üzerindeki haklar Diyanet işleri Başkanlığına devredilmiştir. Işbu eser Diyanet işleri Başkanlığınca verilen metin ile hazırlanmış ve basılmıştır.”
3. Hem 19.11.2014 tarihinde bir haber sitesinde yayınlanan habere göre:
„Çıkarılması beklenen Bakanlar Kurulu Kararı'nda eserlerin basımı ve satışından elde edilen gelirlerin bir kısmının Bediüzzaman'ın ve eserlerinin tanıtımı faaliyeti için kullanılması şartı getiriliyor“.
(http://www.sabah.com.tr/gundem/2014/11/19/risalei-nurlarin-bandrol-sorunu-cozuluyor)
1. Eserler üzerindeki tüm haklar Hizmet vakfınamı Diyanet işleri Başkanlığına mı devredilmiştir?
2. Eserlerden elde edilen Sermayenin Üniveriste Öğrencilerine veya Bediüzzaaman Hazretlerini ve eserlerini tanıtım faaliyetlerine harcanması Üstadımızın Vasiyetine muhalefettir! Kim buna küstahça karar veriyor?
Sorularımıza cevab verebilecek yetkililerden (Hizmet VAKFI) yazılı açıklama bekliyoruz.
Üstadımızın Vasiyetnamesi
Hem benim şahsımın, hem Risale-i Nur'un şahs-ı manevîsinin sermayesini, kendilerini Risale-i Nur'un hizmetine vakfedenlerin tayinlerine vermek, hususan nafakasını çıkaramıyanlara vermek lâzımdır.
Şimdiye kadar birkaç senedir tayinatları verilen Nur talebeleri, haslara malûm olmuş. Ben de yanımda şimdi bulunan kardeşlerimi kendime vâris ve benim vazifemi yapmaya çalışmak lâzım. Tesanüdü de tam muhafaza etsinler.
Evet, bu vasiyetnameyi tasdik ediyorum.
Said Nursî
Emirdağ Lahikası-2 ( 200 )
Vasiyetnamenin Bir Zeyli
…..
Evet şiddet-i fakr u istiğna ile hediye almamakla beraber Cenab-ı Hakk'a hadsiz şükür olsun ki, yasak olmayan daktilo makinesi ile intişar eden Risale-i Nur'un verdiği sermaye ile şimdi manevî Medreset-üz Zehra'nın dört-beş vilayetinde hayatını Risale-i Nur'a vakfeden ve nafakasına çalışmaya zaman bulamayan fedakâr Nur talebelerinin tayinatına acib bir bereketle kâfi gelen ve Nur nüshalarının fiatı olan o mübarek sermayeyi ben öldükten sonra da o hâlis, fedakâr kardeşlerime vasiyet ediyorum ki, altmış-yetmiş sene evvelki kaidemi yetmiş sene sonraki şimdiki düsturlarıma aynen tatbik etsinler.
İnşâallah Risale-i Nur'un tab' serbestiyeti olsa, o düstur daha fazla inkişaf eder.
Medar-ı hayrettir ki, o eski zamanda Evkaf'tan beş talebenin tayinatını Van'da Eski Said kabul etmiş.
O az para ile bazan talebesi yirmiye, otuza, altmışa kadar çıktığı halde kendi talebelerinin tayinatını kendisi veriyordu.
O kanaat ve iktisadın bereketiyle ve kendi beş-altı mavzer tüfeğini satmakla istiğna kaidesini bozmadı.
O zaman meşhur Tahir Paşa gibi çok yardımcılar varken kaidesini bozmadı.
O altmış-yetmiş senelik düstur-u hayatının bir işaret-i gaybiye ile altmış-yetmiş sene sonra o kanaat ve istiğnanın bir meyvesi inayet-i İlahiye ile ihsan edildi ki, o kadar mahkemeler ve yasaklar ve müsadereler ve eski harfle izin vermemekle beraber, kaç senedir dört-beş vilayet vüs'atindeki manevî Medreset-üz Zehra'nın fedakâr talebelerinin tayinatını Risale-i Nur kendisi hediye etti.
Halbuki o nüshaların bir kısm-ı mühimmini hediye olarak mukabelesiz etrafa ve âlem-i İslâm ve Avrupa'ya gönderdiği ve elindeki nafakasını Nur'un teksirine sarfettiği halde, yine Nur'un nüshaları acib bir tarzda hem kendine, hem o hâlis fedakârlarına kâfi gelmesi, eski zamandaki işaret-i gaybiyesinin bir güzel meyvesi ve bir hikmeti olduğuna kat'iyyen kanaatim geldiğinden vasiyetnamemin âhirinde beyan ediyorum.
Bu vasiyetname benden sonra bâki kalan tayinat içinde de konulsun, tâ ki bazı insafsız insanlar "Bu Said günde beş-on kuruşla yaşadığı ve kimseden para almadığı halde şimdiki mirası yüzer lira görünüyor, nerede buldu?" dememek için bu hakikati izhar etmek münasib olur.
Şimdi manevî evlâdlarım, fedakâr hizmetkârlarım olan Zübeyr, Ceylan, Sungur, Bayram, Hüsnü, Abdullah, Mustafa gibi ve has ve hâlis Nur'un kahramanları olan Hüsrev ve Nazif, Tahirî, Mustafa Gül gibi zâtların nezaretinde o düsturumun muhafaza edilmesini vasiyet ediyorum.
Said Nursî
Emirdağ-2 – 216
beyan ediyorum ki: Benim vefatımdan sonra, benim emaneten elimde bulunan Risale-i Nur sermayesi hem mu'cizatlı Kur'anımızı tab'ettirmek için Eskişehir'de muhafaza edilen sermaye, o Kur'anın tevafukla ve fotoğrafla tab'ına ait.
{(*): On bin liradır.} Yanımızdaki sermaye ise, Risale-i Nur'un sermayesidir.
O sermaye Cenab-ı Erhamürrâhimîn'e hadsiz şükür olsun ki; yetmiş küsur sene evvel o zamanın âdetine muhalif olarak kendim fakirliğimle beraber onların tayinlerini verdiğime bir ihsan ve lütf-u Rabbanî olarak o zamandan elli-altmış sene sonra Cenab-ı Erhamürrâhimîn o örfî âdete muhalif kaidemi manevî ve geniş Medreset-üz Zehra'nın hâlis ve nafakasını temin edemeyen ve zamanını Risale-i Nur'a sarfeden talebelerine aynen ve eski zaman ihsan-ı İlahî neticesi olarak şimdi yanımızdaki sermaye onların tayinleridir ve tayinlerine sarf edilecek ve kaç senedir benim yaptığım gibi benim manevî evlâdlarım, benim vereselerim aynen öyle yapmak vasiyet ediyorum.
İnşâallah tam Risale-i Nur intişara başlasa; o sermaye şimdiki fedakâr, kendini Risale-i Nur'a vakfeden şakirdlerden çok ziyade fedakâr talebelere kâfi gelecek ve manevî Medreset-üz Zehra ve Medrese-i Nuriye çok yerlerde açılacak.
Benim bedelime bu hakikate, bu hale manevî evlâdlarım ve has ve fedakâr hizmetkârlarım ve Nur'a kendini vakfeden kahraman ve herkesçe malûm kardeşlerim bu vasiyetin tatbikine yardımlarını rica ediyorum.
Risale-i Nur itibariyle bana hiç
Emirdağ-2 – 234
bu vasiyetimi yazıyorum.
Hâlık-ı Rahman-ı Rahîm'e hadsiz şükür olsun ki; bundan altmış-yetmiş sene evvel hilaf-ı âdet olarak tahsil-i ilim, hususan ilm-i imanî yolunda başkaların muavenetine yalvarmamak ve tam fakr-ı haliyle beraber Eski Said çocukluk, gençlik zamanında talebelerine tayinlerini kendi vermeye çalıştığı ve ancak kısa bir zaman beş tayin kabul edip mütebâki talebelerine bazan yirmi-otuz talebesine tayin verdiğinden; ilmi, vasıta-i cer etmeye o talebeler mecbur olmadılar.
İktisad ve kanaatla o zaman muvaffak oldukları gibi, Cenab-ı Erhamürrâhimîn'e hadsiz şükür olsun ki, Eski Said gibi şimdi Risale-i Nur kendi hakikî talebelerinin tayinlerini neşriyatıyla mükemmel vermeye başlamış.
A'zamî ihlası kırmamak için Risale-i Nur has talebelerine, hususan nafakasını tedarik edemeyenleri tam tamına idare edecek derecede Risale-i Nur'un satılan nüshalarının beşten birisi Risale-i Nur'un hakkı olduğu cihetle şimdi elli-altmış talebesine kâfi sermayesi çıkıyor.
Emirdağ-2 – 232
Şimdi bütün talebelerin fevkinde diyerek değil, benim en yakınımda hizmetimde olup bir derece tam tarz-ı hareketimi bilenler ve yakından görenler içinde, dört-beş adamı mutlak vekil yapıyorum.
Ben ölsem veya hayatta şuursuz kalsam, Nurlara karşı hizmetimin tarzını bilerek tam yapabilsinler.
Şimdilik Tahirî, Sungur, Ceylan, Hüsnü ve bir-iki adam daha mutlak vekilim olarak vasiyet ediyorum.
Şimdi Risale-i Nur'un satılan nüshalarının sermayesi, Risale-i Nur'un malıdır.
Said de bir hizmetkârdır.
Hayatta tayinini alabilir.
Hattâ bugünlerde ölüm bana çok yakın göründü.
Ben de altı vilayette bulunan elli-altmış talebeyi iki-üç sene Nur sermayesinden tayinini vermek kat'î niyet ederken, belki bazılarını bazı maniler onları talebelik hizmetinden vazgeçirecek diye vazgeçtim.
Emirdağ-2 – 233
Eski Said'in çocukluk zamanından beri hem kendisi, hem babası fakir oldukları halde, başkalarının sadaka ve hediyelerini almadığının ve alamadığının ve şiddetli muhtaç olduğu halde hediyeleri mukabilsiz kabul etmediğinin ve Kürdistan âdeti talebelerin tayinatı ahalinin evlerinden verildiği ve zekatla masrafları yapıldığı halde, Said hiçbir vakit tayin almağa gitmediğinin ve zekatı dahi bilerek almadığının bir hikmeti, şimdi kat'î kanaatımla şudur ki: Âhir ömrümde Risale-i Nur gibi sırf imanî ve uhrevî bir hizmet-i kudsiyeyi dünyaya âlet etmemek ve menafi'-i şahsiyeye vesile yapmamak için o makbul âdete ve o zararsız seciyeye karşı bana bir nefret ve bir kaçınmak ve şiddet-i fakr u zarureti kabul edip elini insanlara açmamak haleti verilmişti ki, Risale-i Nur'un hakikî bir kuvveti olan hakikî ihlas kırılmasın.
Ve bunda bir işaret-i manevî hissediyordum ki: Gelecek zamanda maişet derdiyle ehl-i ilmin mağlubiyeti, bu ihtiyaçtan gelecektir.
Emirdağ-2 - 74
İ
işte mu'cizatlı Kur'anımız bu tevafukatı gösteriyor. İnşâallah bu mu'cizatlı Kur'anın neşri ve tab'ı da size nasîb olacak. Evvelce Üstadımız onbin lira size göndermişti. Şimdi de Kur'anın âyetlerine tam muvafık olarak 6666 lirayı ki bu para, talebelerin iki senelik tayinatından fazla kalan paradır. Bunda bir sırr-ı azîm var, aynı altun para gibi mübarektir. Başkasına sarf etmemek lâzımdır. Size bazı Kur'anın cüzleri ile birlikte gönderiyoruz ve pekçok selâm ediyoruz.
اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Kardeşleriniz
Tahirî, Zübeyr, Ceylan, Sungur
Emirdağ Lahikası-2 ( 235 )
Merhum Zübeyir Agabey bir mektubunda Risale-i Nurun Sermaysi ile ilgili söyle buyurmaktadir:
Bismihİ Sûbhanehu.
Ve inmin şey in illâ yüseb bihu bi ham dihi.Esselâmü aleyküm verah metullahi vebere katühü.Vel veçri veleyalin aşrin.
Aziz Sıddık Kardeşlerimiz.
Risale-i Nurun Sermayesi:Bu mubarek para merhum ve muazzez Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin mübarek ta'yinatıdır. Tayinat hakkında Üstadımız beyan etmiştiki:''Risale-i Nurun fiatı yani sermayesi ve sermayeden fazla biriken miktarı ne benimdir ne başkasınındır.Risale i Nurun ve ta'yinatın dır.Tayinat parası ekmekten ve iaşeden gayri şeylere sarfedilemez.''