SÜPERLİLİK SEVDASI

 

Hadîse akıl ile yaklaşımın bir başka tarzı da süper olma sevdasına kapılmadır. Asrımızda biraz zeki olan hocalar, günlük moda halini alan ve din adamları sınıfında hayli revaç bulan asrîlik fikir ve zihniyete maddî akılcılık rüzgârına kapılmak sevdası hâkimdir. Yani, her asırda olduğu gibi bugün de bilhassa Arab dünyasında umumîleşen süper hoca olma, adından bahsedilme modasına kapılmak istidadı gösteriliyor.

Yani maneviyat ve imanla, takva ve amel-i salihle inkişaf etmemiş olan akıllarıyla, hariçten gelen felsefî sual ve itirazlara, maddîlik içinde çırpınan akılcıklarıyla cevab bulamayan bu adamla, birçok İslâmî ve hadîse adi mes'elelere itiraz ederler. Akıllarının kavrayamadığı sahih hadîsleri bile, en ufak bir şüphe ile evvelâ za'fiyet ile, sonra da mevzulukla şâibelendirmeye çalışırlar. Bu davanın birçok örneklerini verebiliriz. Amma bazı şahısların isimlerinden ve kitaplarından söz edilmesi mecburiyeti olacağından, detayına inmek istemiyoruz.

 

            Evet, İslâm dini, aklı muteber saymış. Hattâ usûlüddin ilminin bir kaidesi olan: "Akıl ile nakil birbiriyle muaraza ettikleri vakit, akıl asıl itibar olunur. Nakil ise te'vil olunur." diye pek mühim ve esaslı hüküm vermiştir. Lâkin ey birader, o akıl, senin ve benim gibilerin aklı  değildir. Belki içtihad derecesine çıkan küllî marifet sahiblerinin  ve nuranî basiret erbabının akıllarıdır. Ve böyle olan akıl ise, kendisine uygun gelmeyen bir mes'eleyi ve bir hadîsi inkâr değil, ancak te'vil ve tefsir ederler. Amma zamanımızın süper olma hevesi peşindeki bazı çocuk hocalar, asrîliğin bir modası olan herşeye itiraz etme, hadîs-i şerifleri çok tenkid, hattâ inkâr etme yolunu seçmişlerdir. Tâ ki denilsin:

       "Falanca hoca bir çok hadîslere itiraz edip kabul etmiyor ve onlara mevzu'dur diyor!" denilsin diye...

 

                        (R.k.k: 219)